3 Kasım 2008 Pazartesi
Hatıralar
4-5 yaşları. Sivil de geçen 1 senenin ardından Bursa nın en büyük lojmanlarına taşınıyoruz. O kadar büyük ki sınırlarını hatırlamıyorum. Muhtemelen hafıza büyüklüğünün yaşla orantılı olmasından. Eşyalar o gün gelmiş eve taşınıyor. Küçük bir velet olmamdan dolayı ayak altında dolaşmamam tembihleniyor ben de kendimi dışarı atıyorum. Koca lojman bir sürü apartman ve onlarla oynamamı bekleyen onlarca çocuk. Bütün gün eve gitmek aklıma bile gelmiyor ki zaten küçüğüm sadece hava yetiyor yaşamam için. Hava kararana kadar oynuyorum dışarıda. Ta ki kimse kalmayıncaya kadar. İşte o zaman anlıyorum ki eve dönme vakti gelmiş. Ancak bir sorun var. Birbirinin aynısı onlarca apartmandan hangisi bizimkisi? Tek bildiğim kapı numarası ; 4! Ne yapacağımı düşünüp duruyorum ama nafile öyle gözü dönmüş bir halde çıkmışım ki evden bir ayrıntı dahi aklımda kalmamış. Kalsa ne olacak okuma yazmam mı var apartmanın adını aklımda tutayım. Nerelerde oynadığımı hesaba katarak tahminler yapıyorum hangisi bizimkisi diye. Hava da kararıyor iyice. “bu bu , kesin bu olm…” diyerekten dalıyorum bir apartmana. Buluyorum 4 numarayı. Nasıl da bizim kapıya benziyor. Vuruyorum kapıya zile yetişemediğimden. Ayak sesleri yaklaşıyor git gide. Birazdan annem açacak ve nerde kaldın çok işimiz var diye fırça çekecek. Kapı açılıyor , boy aynı boy, saçlar aynı saçlar ama suratı farklı bir kadın açıyor. İlk şok dalgası. Bu kadın bizim evde ne yapıyor? Misafirliğe geldi herhalde diye düşünüyorum çünkü ev kesin bizim. Bu kesinliğin verdiği cesaretle ve utanmadan soruyorum: “annem içerde mi?”. Ne desin kadın. Yok diyor tabiî ki. Ulan nereye gidecekler içerde olmaları lazım diye düşünüyorum taa ki “olm yanlış ev burası” diye kendi kendime itiraf edene kadar. İyi akşamlar bile dilemeden arkamı dönüp ağladı ağlayacak bir şekilde kaçıyorum apartmandan. O duygusal anımda aklıma geliyor bizim evin kantin in olduğu tek apartmanda olduğu. Kime sorarsan gösterir zaten kantini. Varıyorum eve tabiî ki evdekiler merak içinde. Akşam yemeğinde anlatıyorum olanları. Gülüyorlar. Zaten ne anlatsam hep güldüler. Sorsam hatırlarlar mı orası bilinmez…
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder