18 Ekim 2011 Salı

Uykusuz

Bu seferki isyanım kendime olacak. Hem de uzun süredir çektiğim bir hastalık mı desem başka bir şey mi işte ondan ötürü.

Öyle bir çile ki bu anlatılmaz kimseye. gizli saklı olduğundan değil tabii ki karşı tarafın anlaması mümkün olmadığından. Şimdi efenim ben yıllardır uykusuzluk çeken bir insanım. Derdim uykuya dalamamak. Daldıktan sonra yine çok şükür yetecek kadar uyuyorum ama dalmak en büyük problem. Öyle ki anaokulunda öğlen uykusuna yatırırlardı. Ben yatsam da uyuyamazdım. Bakın 18 sene öncesinden bahsediyorum anaokulu diyorum. Ee herkes uyuyup sen uyuyamayınca tabi bi gerginlik oluşuyor bünyede. Ben de o gerginliği daha fazla yaşamamak için 4. gününde bıraktım anaokulunu. Pek de bi eksikliğini hissetmedim bu zamana kadar. Neyse konumuz anaokulunun faydaları değil. Ben uyuyamıyorum a dostlar. Kimisi misal babam ; yastığa kafasını koyduğu andan 10 saniye sonra horlamaya başlıyor. Abarttığımı düşünmeyin süre tuttum ve haklı çıktım. Ne olurdu o genlerden birazı da bana geleydi.

Arkadaş uykum gelmiyor, yatayım yatağa belki gelir diyorum 2-3 saat dönüyorum. İlaç tedavisi bile gördüm bana mısın demedi. Ne kadar yorgun ya da uykusuz olduğum önemli değil namussuz beynim için. İzin vermedi mi mümkün değil dalamıyorum. Dalsam da uyuduğum maksimum saat 8! Maksimum diyorum. Yani ooh şöyle öğlene kadar uyuyayım demem için benim gece 4 e 5 e kadar oturmam gerek.

Nice arkadaşlarım var 16-17 saat aralıksız uyuyabiliyorlar. O da hoş bişi değil yani. Uyuyamaya mı geldin arkadaş bu memlekete. Sonunda nasıl olsa ebedi uyku var alıştırma mı yapıyorsun. Keyif meyif tamam da her gün akşama kadar uyunmaz ki.

Velhasıl uykuya dalmak gibi bir sıkıntım var. Karanlık olacak sessiz olacak ve odanın kapısı kapalı olacak. Bu koşullar sağlandığında ancak uyuyabiliyorum. Babam desen oturduğu yerde uyuyabiliyor. Neyse bu da böyle bir isyanımdı. Belki çalışma hayatına geçince uykum da düzene girer. Hoş pek sanmıyorum ama beni yataklara düşürecek kadar çok çalışacağımı ya, hayırlısı...

8 Ekim 2011 Cumartesi

Ulan ben var ya neyse ya bişi dicem!


Bana göre bu akşam "şansımızı sonuna kadar kullandık" diyemeyiz. Çıkan kadroyla öyle bir şansımız yoktu ki kullanalım. Yıllardır belli bir sistemi, omurgası olmayan defansı olsun forveti olsun sürekli değişen bir takımız. Bu belli bizim bir taktiğimiz yok. Grupta aldığımız puanlara bakın , var mı organize gelişen bir atak ve gol. Arda yardırır atar, Burak ın kafasına çarpar girer , Gökhan hadi bir bindireyim der , son dakikada baraja çarpan frikik. Bu akşam Hakan ın golü çalışılmış bir pozisyon muydu? Öyle olsa ilk denemesini 75 te yapmazdı herhalde.

Karşında hiç bir dünya kupasını kaçırmamış son dünya kupası 3. sü ve son avrupa şampiyonası finalisti, aynı zamanda grupta oynadığı 8 maçın hepsini kazanmış bir takım var. Sen ne yapmaya çalışıyorsun 4 tane ön libero (sabri, aurelio, selçuk,hamit) ile onların oyununu bozmaya çalışıyorsun. Yahu adamlar sadece İspanya ya kaybediyorlar. Var mı başka yenebilen ya da sistemini bozabilen bi takım. İspanya dediğin Barcelona. Avrupayı s.ken atan takım. Sen o işe soyunuyorsun olacak iş mi?

Bizim olayımız belli. Tamamen kaos futbolu. Bi anlık organizasyonun sonucu gelecek goller. Arda 2 çalım atar çıkarır ortaya gol. Bi korner gelir arkaya seker vurursun gol. Uzaktan şut çekersin kaleciden döner tamamlarsın. Bizim gol bulma şeklimiz bu. Sen bunu 2 tane hücum oyuncusu ( Arda, Burak) ile sağlayamazsın. Belki Kazakistan a ya da Avusturya ya. Ama Almanya ya sökmez.

Nasıl sağlarsın kaos futbolunu. Adamları anlamadıkları şekilde vurarak. Neymiş efendi orta sahada top yapıp Almanyanın dengesini bozacakmışsın. Yapabildin mi top? Var mı pas değerleri yukarıda saydığım 4 topçunun? Koy abi 5 savunma (Gökhan, Egemen, Servet, Hakan, Hamit) ileriye de 5 hücum ( Arda, Selçuk, Sabri, Burak, Kazım) oynasınlar. 3 tane gol yine yersin ama 3 tane gol atma şansın olur en azından. 2-0 gerideyiz hala hücumdan adam çıkarıp yerine koyuyor bizim hoca. Arda çıkıp Kazım giriyor. G. Töre, Burak, Kazım birbiri ile alakası olmayan tüm işleri son vuruş olan adamlar pas yapamayan takımda forvet hattında. Gördük sonucu!

Umarım dersini almıştır da son maça en az 5 hücumcuyla çıkar. Yoksa Avrupa Şampiyonası hayal olur.Tabii bi de baraj maçları var. Daha öncesinde bu Almanya nın Belçikayı eli boş göndermesi var. Bekleyip görelim.

7 Ekim 2011 Cuma

Film de kim?

Çok entel bir çift olduğumuz için yarimle birlikte nerede bir etkinlik var kaçırmamaya gayret ederiz. Film festivalleri de bunların içinde en çok zaman harcadığımız. Resim sergisi gezecek halimiz yok ya.

Filmekimi de her sene takip ettiğimiz aktivitelerden. Yalnız bu sene sanırım uzak kalacağız. Bir sürü sebebi var. Bu postun da işlevi iksv ye isyan . Başlıyorum:

-İksv denen vakıf mıdır yoksa ticarethane mi bir kart çıkardı lalekart diye. ondan varsa biletleri erken alabiliyorsun. yoksa 1 hafta geç alıyorsun. kartı da öyle isteyene vermiyorlar 125 lira vermen gerekiyor. 7-8 tane film için 10 tane film bileti parasını bi yere hibe etmen gerekiyor. Bi dünya para yani.
-Lalekartı almazsan filmlere bilet de alamıyorsun çünkü kart sahipleri çoktan hepsini tüketmiş oluyor.

-Biletler 8 lira. Normal sinemalarda zaten 12-13 arasında değişiyor. Gnctrkcll saolsun haftada 2 gün yarı fiyata getirebiliyorsun. yani pahalı

-Salonların hepsi Avrupa yakasında. Sanki "Avrupa yakasında Film ekimi".

-Salonların hepsi orada tamam da bilet satış noktalarının neden hepsi de Avrupa yakasında? Yani hem bilet almak için geçeceğim karşıya hem de film için. Bana demeyin salon neredeyse bilet de oradadır diye. Geçen seneden biliyoruz bir salondaki gişeden diğer salonlara bilet alınabildiğini.

-Biletix rezaleti. İnternetten alışveriş yapmana rağmen hizmet bedeli ödediğin ryanair le birlikte sektörün öncü firmalarından. Hadi ryanair 5 € ya uçak bileti satıyor. Sen ne yapıyorsun biletix? her maçtan önce çöküyorsun, el altından biletleri satıyorsun.

Diyeceğim o ki ben bu filmleri torrentler seyrederim arkadaş. hem param cebimde kalır hem de zamanım.

PS: hee verselerdi behzat ç. yi 1 ay önceden 8 değil 18 lira verirdim. orası ayrı ...

3 Ekim 2011 Pazartesi

La nolii


Eğitim öğretim hayatımın belki de son döneminde, bilgisayar mühendisi olmama 3 ders kala yapmaktan hoşlandığım işin ne olduğunu fark ettim,yemek yapmak. belki de boğazıma düşkün olduğumdan böyle hissediyorum ama yine de denemeden bilemeyiz. belki de tek derdimin akşama ne yesem olması ve bundan mütevellit benim sürekli yemek düşünmem ve bunları nasıl pişireceğimi hayal etmem böyle düşündürdü. çok lezzetli şeyler yaptığım söylenemez ama beceremesem bile zevk alıyorum. ayrıca geleceğim parlak. bi de şu var ki şu an bir mini fırın hayali kuruyorsam bu kesinlikle midemle alakalı sanırım. sadece tava ve tencere ile yapılan yemeklerle ömür mü geçer yahu.

ne kadar özensem de yemek yapmak sadece bir hobi olacak benim için. belki ilerde ufak bi yer açıp insanları hazırladığım eşsiz lezzetlerle tanıştırabilirim.

Ay em bek!


Bildiğin yıl hatta yıllar olmuş post girmeyeli. Veda bile etmeden bıraktık resmen yazmayı. En son posttan beri neler neler oldu. Tayyip bu sefer yüzde 50 ile iktidar oldu, fener şike yaptı ve yakalandı , bendeniz yurtdışına gittim geldim. Neyse ne ! Tekrar bu yazma işlerine geri dönüş yapıyoruz ama sırf sıkıntıdan. hatta çoğul konuşmamam lazım kuzu zaten çalışma hayatında yer ediniyor kendine buraya zaman ayıracağını sanmıyorum. hoş bir seneden fazla aktif olmayan blogu tekrardan kim takip eder o da ayrı mevzu. her neyse bundan sonra burayı tespit ve isyan duvarı olarak kullanacağım. yeri gelir saçma tespitler olur yeri gelir bilgisizlik sonucu yapılmış isyanlar olur farketmez. hepsi benim klavyemden çıkacak. görelim bakali nolcek...