29 Aralık 2009 Salı

Kan alırlar Kamil , kan!

Gemide filminden efsane replik.

28 Aralık 2009 Pazartesi

mnemonics

Diline takılır ya insanın bazen bir şarkı.Saatler öncesi birinin ıslığında duymuşsundur aslında.Ya da sabahtan beri söylediğin şarkının, o günkü zayıflığına ya da suçluluğuna hitaben bi güzel ağzının payını verdiğini farkedersin birden. Veyahut  sebebini çözemediğin bi mutlulukla eskilerden bir parçanın nakaratıdır dolanan bu sefer. Her durumda şarkının sözlerine dikkat etmek şiddetle önerilir ki, yanıtlanamayan sorunun çözümü orada saklıdır çoğu zaman. Omurilik soğanı iş başındadır çünkü. Dağarcıktan duruma en uygun şarkı tespit edilir ve sen farkında olmadan plak döner döner döner... Tabi uyuz piyasa şarkılarını pek kãle almayın derim.Dile dolanmakta üstlerine yok!
Bundan 5 sene kadar önce, giydiğim mavi bir elbisenin alamet-i farikası olarak 'mavilim mavişelim' yerine, Aylin Aslım'ın senin gibi şarkısı dile pelesenk olmuştu.--Sesli şarkı söylemeyi öğrendiğim sıralardı.('Nerden başladın söylemeye!' diye söylenenleri duyar gibiyim : )  -- Neden o hareketli şarkı değil de bu? Sanırım, tam anlamıyla kliptekine benzer bir kıyafet olmasından ötürüydü.Rafa kaldırılmış bir şarkının böyle bir unsurla hatırlanarak söylemenin sevinci , 'Aylin Aslım sever miydin?' sorusunun getirdiği şaşkınlığa dönüşüvermişti. "-Nası yani o klipteki , o muydu yani? Tarz ? Saç? Yok canım!"
İnsanlar aynı kalır mı be kuzum! Ne demişti Oruç ARUOBA :  "..anılan bir kişi, anıdaki gibi kalabilseydi, hayaller gerçeklere egemen olabilirdi; çünkü anılar da hayallerdir,en temelde.." Anılaaar anılaaar, şimdi gözümmde canlandılaaar. öhym ıhım. Evet ne diyorduk? Evet insanoğlu değişir, değişmeli de. Yıllar sonra değişmeden kalanlar, insanın bakışları ve sesi, daha doğrusu konuşma tarzı olmuyor mu en nihayetinde. Kalan çoğu şey, farklılaşır. Bi günü bi gününe tutmadan yaşayabilmek, kim bilir belki de arayıp durduğumuz hayatın anlamını teşkil ediyor.
O kadar lafını da etmişken :

27 Aralık 2009 Pazar

Galatasaray ın yeni gol marşı

En son gittiğim Trabzon maçında farkettim. Bunca yıllık I will survive dan sonra gerekliydi böyle bir değişiklik. Bence çok güzel olmuş, tribünlerin iştiraki önemli olan zaten. Onu anlamak için de yerinde görmek gerek ...

İsyan


Tamam herkesin okuduğu okul kendisine zor da, bizimkisinde neden bu kadar kastırmaktalar anlamış değilim. Yahu öğrenci-hoca düşmanlığı denen bir olay mı mevcut? Bu hocaların alıp veremediği nedir! Kendisi söylüyor size pek faydası olmayacak ama öğretmemiz söylendi diye dersin ilk haftasında. Sonra bi bakıyoruz herkesi bırakmaya ant içmişcesine kazık sorular düşük notlar. Bırak herkesi plaket verecekler sana. Başka birisi öğretmekle mükellef ama beceremiyor. Sonra notlar düşük olunca kızıyor çalışmıyorsunuz diye. Ulan hadi 1 kişi 2 kişi çalışmaz düşük alır da 80 kişi birden düşük alınca suç bizde mi sende mi be adam. Ama işte köprü bitmeyince dayılarımız her geçen gün artıyor. Elbet bu okul bitecek, elbet çıkacaksınız karşıma "in real life"!

Son cümlem abaküsten : " Bi isyan her şeyi çözer ha!"

24 Aralık 2009 Perşembe

Kötü reklam #3


En son rastladığım diş macunu reklamında , iskeleye muayenehanesini kurmuş bir dişçi vapurdan inenleri yakalayıp dişlerine ışık tutuyordu. Kesin bir iş var diye izledim sonuna kadar ama hayır doğruydu , diş macunu reklamıydı. Işık yardımıyla doktor , yolcuya ağzının ne kadar pis olduğunu iskelede herkesin ortasında gösteriyordu. Bir hafta sonra tekrar aynı yolcuya rast geldiğinde bu sefer ışık ağzını daha temiz gösteriyordu . Herhalde o utançla bir hafta boyunca günde beş kere fırçalamıştır adam dişlerini. Ayıp olmasın diye de önerdiğinizle fırçaladım demiştir. Kim yazmış böyle bir reklamı düşünemiyorum. Eskiden böyle miydi? Çok daha basitti. En azından kimse rezil olmuyordu ağzının içi yüzünden. Gerçi bi ara da böyle insanları konuşturuyorlardı ; eskiden ağzım şöyle kötüydü böyle rezildi sonra bıkbık kullandım şimdi yayla havası var sanki,pirüpak resmen.

En güzeli yumurtalı olanlarıydı. Yumartanın bi tarafını fırçalıyorlar sonra yağın mı sirkenin mi içine atıyorlardı. Bi çıkarıyorlar fırçalanan taraf kapı gibi, fırçalanmayan taraf ise ne kadar çirkin! İyi de bunu rakip firmanın diş macunuyla yarıştır da seni tercih edelim. Misal fırçala yumurtaları sonra ver çocuklara tokuştursunlar. Al sana rekabet ...

Bu arada pegasus un reklamı süper olmuş, Zincirlikuyu daki. Geçerken bi bakın derim...

20 Aralık 2009 Pazar

-mış gibi


Geçen gün biraz demlenmeye Galata Köprüsü'ndeki mekanlardan birine gidelim dedik.Tabi hava ayaz mı ayaz.Ya manzaradan vazgeçemediğin için ya da sigara yasağına uymak için, içeride değil de,o soğukta dışarıya otururdun ki, bizde ikisi de mevcut olunca dışarıda oturmayı tercih etttik.Neyse efendim, biz böyle hoş sohbetin ve manzaranın hatrına birkaç saat dışardaki masalardaydık.Garson servis tazeleme niyetiyle geldiğinde,biz kalksak mı acaba ikilemine düşmüştük bile.İçeride canlı müzik de başlamıştı üstelik.Bu çeldirici unsur sebebiyle,aman sabahlar olmasın :) diyerekten içeri geçtik.Efendim bir de ne görelim,garson servis yapmaya geldiğinde içeceklerin yanına bir de fazladan fanta getirmişti.Karışıklık oldu herhalde derken biz, bir de baktım ki,bu fanta bildiğin fantalardan değil! Üstü özenle kesilmiş bir kültablası! Bittabi bir denetleme olduğunda sen paşa paşa 69tl öderken,mekan sahibi kendi ödeyeceği mevladan feragat edeceğini zannediyor olsa gerek.Tabi bir çok masada kutunun böyle kesilip kullanılması, yan masadan görülen bir fikir taklidi olamayacağının ispatı ne kadar basit, o da aşikar halbuki :]

19 Aralık 2009 Cumartesi

Kar


Sonunda geldi,
Bu kışın ilk karı düştü İstanbul a.
Hadi bakalım arap kızı
Çık cama...

12 Aralık 2009 Cumartesi

Obua


Reklamdan duymuşsunuzdur kendilerini.Anne çocuğunun çok yetenekli olduğunu anlatıyordu.Hem koşacak hem obua çalacaktı.Konunun anateması, ürünün abartılı özelliklere sahip olduğuydu.Çocuk da  abartı yetenekliydi ya hani.E peki obua da bu absürdlüğün üzerine uydurulmuş bir enstrüman mıydı? Yanıt: hayır.Reklamda ‘cooocuğum hem koşacak hem zurna çalacak’ deseydi,işte zurnanın zırt dediği yer orası olurdu.Çoğumuzun duymadığı bir zamanların ‘Nobran’ kelimesinde yaşadığımız gibi(Ah şu reklamlar olmasa ! ) reklamların öğretileridir bunlar.
Obua,zurnaya benzer bir alettir."Hautbois" şeklinde yazılan obua,haut ("yüksek") ve bois (ahşap nefesli çalgı) kelimelerinin birleşiminden doğmuş. Orkestrada,başlangıcı obua yapar üstelik.Çünkü La sesinin gerçek frekansını(440 Hertz) kusursuz olarak çıkarabilen bir enstrümandır.Obua ilk sesi verir,ona göre diğer enstrümanların akordu yapılır ve başlar müzik şöleni.Tabi bu seremoninin devam sebebi sadece geleneğe saygıdır.Tipi şekillerde görüldüğü gibi, ilki ebonit, diğer ikisi de, eski tarzdaki ahşap halini gösterir. Sesi nemenem şeymiş der merak ederseniz buyrun burdan bakın derim:  http://fizy.com/s/1ahm3o

7 Aralık 2009 Pazartesi

10.000'incimizin kupası



Blogumuzu 10.000'inci olarak tıklayan arkadaşımızın kupasını hazır ettik.Siz de bi görün diyerekten, blogumuza fotografını ekledik. Kahvesini,çayını içerken bizi hatırlasın,bizi ziyaret etsin, 20.000inci de olursa, yine hediye verelim istedik =}

5 Aralık 2009 Cumartesi

Sorunun cevabı


Dünkü soruya nedense kimse cevab veremedi. Neyse ben yazayım cevabı.

Her miktarı ödeyeceğimizden hepsine tek tek bakarak ilerleyelim;

1 altın - yeni kese (1. kesede 1 altın var)
2 altın - yeni kese (2. kesede 2 altın var)
3 altın - 1.kese + 2. kese
4 altın - yeni kese (3. kesede 4 altın var)
5 altın - 1. kese + 3. kese
6 altın - 2. kese + 3. kese
7 altın - 1. kese + 2. kese + 3. kese
8 altın - yeni kese(4. kesede 8 altın var)
9 altın - 1. kese + 4. kese
10 altın (2. kese + 4. kese)
*
*
*
*
15 altın 1.+2.+3.+4. keseler
16 altın - yeni kese(5. kesede altın var)


dikkat edilirse keselerdeki altın miktarlarındaki ilişki görülebilir:

1. kese 2^0 = 1 altın
2. kese 2^1 = 2 altın
3. kese 2^2 = 4 altın
4. kese 2^3 = 8 altın
5. kese 2^4 = 16 altın
*
*
*
9. kese 2^8 = 256 altın

ilk 9 kese de toplam 511 altınımız var 10. keseye de 1000-511 = 489 altın kalır.
Bu 10 kese ile tüccar hesap ne olursa olsun keseleri açmadan ödeme yapabilir.

4 Aralık 2009 Cuma

Bir zeka sorusu


Tüccarın biri size geliyor ve diyor ki ; benim 1000 altınım var. Sınırsız on tane de kesem var. Benim altınlarımı öyle şekilde yerleştir ki bu keselere, ben alışverişe gittiğimde hesap ne olursa olsun altınları keselerden çıkarmadan ödeme yapabileyim. Misal ; 156 altın tuttu hesap 6 tane 25 lik kesem 3 tane de 2 lik kesem varmış ve ben hesabı öyle ödemişim. Hadi bakalım cevabı yarın...