31 Aralık 2008 Çarşamba

Geçmiş Olsun...


Her köşe de yeni yılımız kutluyor birileri. Göreceğiz bakalım ne kadar kutlu olacak bizim için. Herkesin yaptığı bir olayı tabiki benim de tekrarlamam beklenemezdi.Bu yüzden ben de blog vasıtası ile herkese geride bıraktığımız seneden ötürü geçmiş olsun diyorum. Umarım 2009 , bu yıldan iyi bir sonraki seneden kötü geçer...

29 Aralık 2008 Pazartesi

Aşk yok artık...

Baytar'la rapci kimliği ile beraber aynı zamanda bir aşk adamı olduğunu ispat etmişti Sago benim için. Son çıkardığı Ep5 teki bu şarkıyla da yalancı Mecnun lara ve kolpa Leyla lara lafı giydirmiş. Çok da süper olmuş...




iznim olmadıkça alamazsın bendekini benden
eğer ki alsan hesap sorar bendeki senden
böyle sorgu sual beklerken akliyetten
ne çıkar planladığın çirkin art niyetten
bu miskinlik keyfiyetten
hali vakti yerindelikten
herşey günlük gülüstanlık olacak olsaydı
gerçekten imtihan olmazdı
gelişi güzel doğar büyür ölürdük
alimler olmasaydı bizler şuanda kördük
insan öyle yaradılış ki
düşünür- taşınır- hamle yapar
sorgusuzca başına buyruk doğrularını savunuyorsun
yanlış fikirlerden yanlış bir sen yaratıyorsun (sen)
sen abartıyorsun rahat yaşamla sapıtmayı
istanbul üstünden geçmiş bırak kendini korumayı
iyiden iyiye bakıyorumda yoldan raydan çıkmışsın
tenine dokunan ellerden bir koleksiyon yapmışssın(aferin)
o yataktan bu yatağa yatıp takılıp sızmışsın
bu zihniyetle aşkı yorgan altlarında aramışsın(aferin)
akrep ateş çemberinde harakiri yaptı sahiden
pozitif olana dek negatifim kuzen
erkek alana dek istediğini sanarsın ki romeo
ne diller döker ki teslim olur kapana juliet
kadınlar hassas ve hisli dilekler içlerinde gizli
hatırla iş bitince kaç romeo gaddarca gitti
kadın olmak zor bu kadar acımasızlık sürerken
hemcinslerim abazalıktan oduncasına yanarken
taksim fuhuş yuvası partyler karı-kız kazanı derken
koleksiyonuna yeni bir bebek ekle sabah güneşi doğarken
el bebek gül bebek bu yaşına kadar geldin
düşünsene bir it heriften sertçe tekme yedin
geceye aşkla vardın sabaha yabancı uyandın
bil ki sonraki gün bir başka baya anlatılacaksın
kadını kandırmaksa amaç alayınız yalancı
kapında köpek olan işi bitince yabancı
tuzağı düşeni iplemez yeni bir ava kovalar avcı
sen karar ver bu olayda kim hakim kim savcı
erkeklerin elinin kiri kadının boğaza geçirin ipi
var mı böyle adelet kesin ikisinin de boynunu
tez helak edin iblisin hile dolu bu oyununu
uyandırın dünden kalma uyuyakalmış yorgunu

aşk yok artık,
kalmamış bu devirde deme vardır hak yeme ara bul
aşksız olsun ,
kalbim neşe dolsun deme bu ne fena bir hatadır

28 Aralık 2008 Pazar

Let s die together #2

Anlayın artık kötü bir şey olduğunu...

22 Aralık 2008 Pazartesi

FanEtik

Derbi galibiyetini zevkle okuyayım diye Fanatik aldım bugün bir tane. Tam şevkle başlamıştım ki 3. sayfaya gelmeden gazeteyi yakmak istedim. Böyle tutarsız haber yapan bir gazete olur mu ya? İlk sayfada "Ali Sami Yen' de Baros show" "Lincoln resitali" " Cimbom hakkıyla kazandı" şeklinde başlıklar. Gol atan Servet'i, attıran Lincoln'ü övmeler gırla... Arka sayfayı açıyorsun; Servet'in golü fauldü, Delgado' ya haksız sarı, Lincoln'ün pozisyonunun penaltıyla alakası yok. Herhalde ön sayfayı başka , arka sayfayı başka "fanatik" ler hazırlıyor. Ya da bu gazetenin bir editörü yok, isteyen istediği şekilde haber yapıyor. Bir bakıyorsun Baros ' dan hattrick helal Baros filan , hemen yanında amaan 2 si penaltıdan zaten tarzı haberler. Bir tane okunası spor gazetesi yok. Tarafsızlığı geçtik , taraflı haberinde cılkını çıkarmış durumdalar. Almayın , para vermeyin bu tür gazetelere. İnternet var mis gibi...

19 Aralık 2008 Cuma

Kan çekiyor demekki...

Uefa grup maçları bu akşam sonuçlandı. Bildiğimiz gibi grup ikincileri Şampiyonlar Ligi'nden gelen takımlar ile eşleşecek. Ve grup ikincilerine baktığımızda görüyoruz ki eskiden hep Şampiyonlar Ligi'nde görmeye alıştığımız takımlar; Valencia,Deportivo,Ajax,Milan,Stuttgart,Galatasaray... Bir yolunu bulup kendilerini CL deki takımlarla kapıştırmayı başardılar...

17 Aralık 2008 Çarşamba

Unutma , unutturma...

Çok güzel anlatmış Ekmek Teknesi'nin Heredot'u. Derslere , işlere , maçlara odaklanan ilgimizin aslında olması gereken yerden ne kadar uzakta bulunduğunu farkettiriyor en güzel şekliyle...

Burdan...


ps: isterdim ki youtube versiyonu ile ilk elden vereyim size ancak malum yerde bulamadım...

16 Aralık 2008 Salı

Hepimiz Muntazar ız!

Bilmiyorum hala olaydan haberi olmayan var mı ama ben yine de bir özetliyeyim. Muntazar el Zeydi adlı gazeteci , Bush un başkanlık döneminin sona ermesinden dolayı veda turu yaptığı Irak'taki bir basın toplantısı sırasında ayağındaki ayakkabıyı çıkararak kendisine fırlattı. Olayın büyük yankı uyandıracağı açık ki çoktan öyle olmuş durumda. Şimdiden 200 avukat Muntazar ın avukatlığını yapmak üzere başvurmuş durumda. Çoğu kimsenin hoşuna gittiği açık. Bakalım olayın mizahi yönü nasıl olacak...

Ps: Ayakkabı için camdan özel bir muhafaza hazırlanıp saklanacakmış...

8 Aralık 2008 Pazartesi


BAYRAMIMIZ KUTLU OLSUN

7 Aralık 2008 Pazar

F Tipi Seks


Cezaevinde yaşayan mahkumlardan gelen istek konuşuluyor şu günlerde.Eşinden uzak olan bireyler cinselliğin özgür kılınması yönünde yargıya istekde bulundular.Bu da iki ayrı tarafın oluşumuna sebebiyet verdi:
1-insanın doğumuyla elde ettiği yaşama özgürlüğü dahilindeki bu haklardan,insanın hiçbir şekilde mahrum olamayacağı,
2-Bir suç işlemenin bedeli olarak,etrafa zarar vermenin devamını engellemekten çok , kişinin yaşamına kısıtlayıcı etmen olmayı amaç edinmiş olmak.
İsveç,Danimarka ve de İspanya’da, cinsellik hakkı mahkumlara tanınmış durumda. TBMM İnsan Hakları Komisyonu’da bu konuya ılımlı yaklaşıyor.Böyle bir iznin cezaevi içerisinde veya mahkumiyetin bitimi sonrasında,sarkıntılık ve tecavüz gibi davranışların önüne geçmede etkili bir davranış olabileceği görüşünde.Biz de Faydanozluk ederek,sizin düşüncelerinizi alalım istedik.

5 Aralık 2008 Cuma

Uyanma zamanı


Zeitgeist; kelime anlamı olarak Almanca "zamanın ruhu " demek. Smashing Pumpkins in albümleri var bu isimde. Ama dikkat çekmek istediğim "Zeitgeist: The Movie". 2 saatlik bir belgesel. Bittikten sonra bildiğiniz bir çok şeyin ne kadar yanlış olduğunu farkedeceksiniz. Film eleştirmeni değilim, yani kaale alınmamak koymaz ancak bu filmi şiddetle öneririm. İzleyin, izletin...

Mutlusun,mutlular,mutluyuz işte !..


"İşte ben şunu yapıcam " cümlesi," ileride ne yaparsam kim olurum" diye düşündüğümüz zamanların ardına saklandı.Cem-i cümlenin yargılarını önemsemekmiş aslında büyümek.Ve büyüdükçe ölümden uzaklaşır olduğumuzu varsaymışız ki,öleceğini bilsen birkaç vakit içerisinde neleri yapardın yanıtlarında, yaşamın anlamını arttıran hadiseleri bi kenara itivermişiz ustalıkla.
Kendini sağsağlim bugüne taşıyanlarımız da hayalperest olarak adlandırılmış.Ne yazık,ruhu mutlu kılan şeyleri hayal kılıp,bedeni mutlu ve bir o kadar da yıpratmış hale getiren bizlere.

4 Aralık 2008 Perşembe

Türkiye bu tadı seviyor

Eskiden çok tutulurlardı. Hatırlıyorum , Fatih Terim'li, milli takımlı reklamları dönerdi sürekli televizyonlarda. Herhalde yerli malı olduğu için milli takımla özdeşleştirirlerdi. Severek yerdik. Sonra nedense pek gözükmediler ortalarda. Derken şimdilerde yine başladılar reklamlara. Orjinal buldum reklamları açıkçası. Güzel kurgulamışlar... Da ; Nutella varken bilmiyorum kimin 'el'i gider Sar'elle' ye. Yine de "yerli malı yurdun malı , herkes onu kullanmalı!"

3 Aralık 2008 Çarşamba

Berlin den kareler...


Kaptan Lincoln ... İlk 70 dakika şiir gibi futbol...Harika Barış... Kaçan tonlarca pozisyon...Süper Barış... Hakkıyla elde edilmiş bir penaltı golü... Sonrasında biraz oyundan kopma... Seyircinin gazıyla havalara girme... Son dakika muthiş karamboller... Bana göre verilmeyen penaltı... 4 maçta 9 puan ... Biraz Hikmet Karaman ve "Veronin"...

2 Aralık 2008 Salı

Bi tur daha...

Bundan 13-14 sene öncesi. Daha ilkokula bile başlanmamış. Bisiklete bile 4 teker ile bindiğim zamanlar. Babam benimle ilgili olan her şeye benden daha meraklı. Yan apartmanda kalan arkadaşının benim yaşımdaki oğlu , bisikletin iki küçük tekerleğinden birini çıkarmış 3 tanesi üzerinde kullanmaya başlamış. Bunun üzerine babam küçük tekerlekleri çıkarmam için baskılara başlar. Ben bir türlü cesaret edemem halbuki iki tekerlek kullanmaya. Bunun üzerine eğer iki tekerlek kullanmazsam bisikleti başkasına vermekle tehdit eder. Canımı veririm bisikleti vermem diyerek eyvallah diyorum babamın teklifine. Bir Pazar günü önümde çıkarıyor tekerlekleri ve atlıyorum bisiklete. İlk pedallarda dengemi sağlamak amacıyla tutuyor bisikleti ben başlıyorum hızlanmaya. Derken bir fark ediyorum ki babam geri de kalmış ben uçuyorum 2 tekerin üstünde. Bir heyecan bir gaz geliyor. Biraz gittikten sonra asıl problem kafama dank diye iniveriyor. Ulan ben nasıl duracağım. Babam aklıma geliyor nasıl çıkardıysa yola o şekil durdursun diyerek ona geri dönmeye karar veriyorum. Yan apartmanın çevresinden dolanıp geri gelirim diye rotayı da çiziyorum. Emin adımlarla ya da pedallarla ilerlerken köşeyi dönmemle telaş başlıyor bende. Çünkü tam yolumun üstünde bir sürü çocuk kendilerinden geçmiş bir şekilde oyun oynuyor . Geri dönmeye yetecek kadar alan yok, durmam zaten imkansız. Başlıyorum bağırmaya açın yolu , sürücü adayı geliyor diye. Ancak öylesine bir trans halindeler ki beni fark etmiyorlar bile. Zaten zaman kısıtlı. Bari hasar az olsun diyerekten en irisini seçiyorum çarpmak için. Saniyeler sanki gün gibi geçiyor. Sürekli bağırıyorum ama ne fayda. Olan oluyor ve ben bir güzel geçiriyorum çocuğa. Benim iki katım ama yaşı olsa olsa benden 3-4 yaş fazla. Diyorum hadi bakalım düştüğümüz yetmediği gibi bir de dayak yiyelim tam olsun. Korkuyla çocuğun çarpmanın şokunu atlatmasını ve üzerime atlamasını beklerken babam yetişiyor. Durmayı beceremediğimi anlamasın diye çamura yatıp düşüşümü çocukların yer vermemesine bağlıyorum. Adam olmuş zevkten dört köşe. Omuzda gidiyorum eve. Bir hafta dışarıda g.t korkusuyla geziyorum ama evin kralı ben oluyorum. Sonrası zaten bisiklet üzerinde geçen gençlik yılları…