13 Kasım 2008 Perşembe

Bir garip maç öyküsü


Geçen sezonun son haftası. Kombine olmadığından maçlara bilet alarak gidiyorum mecburi. Her maça kör topal biletixin sitesinden bir şekilde bilet alınıyor. Hatta içerde sondan bir önceki maç olan Fener maçına bilgisayar başında 2.5 saat geçirilerek bilet alınıyor. Ancak kısmet işte şampiyonluk maçı olan son Oftaşspor maçına bilet ayarlanamıyor. Karaborsa zaten uçmuş vaziyette. Tribün arkadaşının aynı gün nişanı(!) olduğundan maça yalnız gitmek zorundayım ve aynı gün bir de vizem var. Daha sonra İzmir den maça gelen bir arkadaş olduğunu öğreniyorum ve bir biletle iki kişi zorlarız diye düşünerek maça gitmeye karar veriyorum. Karar veriyorum saçma oldu çünkü maça kesinlikle gitmek zorundayım bir sezon bunu bekledim. Neyse sınav kör topal yapılıyor ve ilk otobüsle stada gidiyorum. Hemen biletli arkadaşı buluyorum. Önce üst araması için bir sıra var ve o bile inanılmaz kalabalık. Polisleri geçiyorum ve Yeni açık alt kapısının sırasına giriyoruz. Yarım saatlik bir beklemeden sonra turnikeye varıyoruz ancak korktuğum başıma geliyor ve arkadaş girerken ben gerisin geri dönüyorum.(bkz: Nefret edilesi meslekler)

Saat 17.00 ve maça 2 saat var. Beklemekten başka yapacak bir şeyim yok. Yine de üst aramasını atlattığımdan Yeni açık-Numaralı-Eski açık kapılara arasında geziyorum. Takım otobüsleri geliyor. Onları karşılıyorum numaralı girişi önünde. Arkasından bir kaldırımda oturuyorum tam protokol girişinin karşısında. Ne kadar Galatasaraylı ünlü varsa hepsi geliyor. Ali Kırca,Mehmet Aslan,Birand ve daha niceleri şu anda aklıma gelmeyen. Eski başkanlar bile geliyorlar sıra sıra Mercedes leri ile. Hepsi giriyor içeri ben hala dışardayım , bekliyorum. Polisler yakınlarını sokuyorlar içeri, yönetici tanığı olanlar elinde bir kaç bilet dışardaki yakınlarını içeri almaya çalışıyorlar. Bana dokunan yok hepsini kenardan izliyorum. Ara sıra geziyorum kapıları bir fırsat yakalarım diye. Geçerken de laf olsun muhabbet ediyorum görevli çevik kuvvet ile. Bir saat kala benim gibi bir adamla tanışıyorum. Bilet geliyormuş ona . Bir de fazladan varmış. Hayrına sana vereceğim diyor gel bekleyelim. Beni bir heyecan sarıyor adam nereye gitse peşindeyim. 15-20 dk bu şekilde gezerken adam bir den tuvalete gidiyorum diyor ve sonrası sırra kadem. Çare yok yine gezmeye başlıyorum. Maçın başlamasına 15 dk kala artık kapılarda sıra filan yok. Polisler yelek giydirerek yakınlarını sokuyorlar içeri. Ben de dolaşıyorum birer birer ama sonuç yok. Nuh diyorlar almıyorlar içeri. Yahu diyorum "bilet vardı da biz mi almadık beleşçi muamelesi yapmayın!". Nafile... Tekrar çevik kuvvek ile muhabbet. Maçın başladığını seslerden anlıyorum. Tekrar dönüyorum kapıları. Bir tanesini görüyorum sıra sıra alıyor insanları içeri . Tam ben gelince kapatıyor ve yine avuç yalama seansları. Sonuç yok. Madem öyle maç bitene kadar beklerim ben de diyerek polislerin yanına gidiyorum ama asıl amacım polislerden yardım istemek. Bir tanesi tek başına duruyor. Gidip diyorum "yap bir abilik bea!". "Kardeşim gelse böyle bir şey yapmam ısrar etme" diyor. Burada da sonuç yok. Ama muhabbete devam. Derken başka bir polis daha geliyor ve 3 lü olarak devam ediyoruz muhabbete. Ben sürekli bir şekilde lafı stada girmeye getiriyorum ama ikisi de yanaşmıyor. Maç başlayalı 20 dk olmuş. Hiç gol sesi gelmediğinden seviniyorum daha gol olmadı diye. Sonunda birisi ısrarlarıma dayanamıyor ve verdiğim bilgilerin doğru olup olmadığını test etmek için kimlik istiyor. "Tekirdağlı mısın?"-"evet","Macırlık da var mı?"-"Olmaz mı !". "Gel o zaman " diyerek tutup kolumdan bir kapıya götürüyor. Beleş girmeye çalışanlar önüne yığılmış. Varıyoruz kapıya kardeşim diyor benim için ve sokması için ricada bulunuyor. Güvenlikçi kabul etmiyor olmaz diyor. Tekrar rica ediyor ama yine izin vermiyor. Bu sırada arkadan diğer polis geliyor. Onda daha bir kıdemli tipi var. Geliyor kapıya ve aç diyor. Güvenlikçi ikiletmeden açıyor. Tutuyor kolumdan giriyoruz içeriye. Hadi iyi seyirler diyerek salıveriyor beni...

Nerede miyim? Numaralı alt. Futbolcu yakınlarının seyir mekanı. Bir varıyorum tribüne inanılmaz kalabalık. Ne kadar çok beleşçi varmış. İlk yarıyı deyim yerindeyse domalarak izliyorum. Ama Hakan Balta'nın golünü canlı olarak görüyorum. Devre arasında aşağıdaki sigara tiryakilerinin(fools) yukarı çıkmasıyla biz de aşağı doğru kayıyoruz. Sahanın hemen kenarındayım. 2. yarı karşımızdaki kalede Oftaş kalecisi Recep var. Bir bağırıyorum "Receeep " diye. Kaleci duymuyor ama bütün numaralı alt hatta Yeni açığın bize yakın kısmı bana bakıp gülüyor. Song geçiyor soyunma odasına giderken herkes sesleniyor ama dönmüyor bize. Yine bana iş düşüyor , böğürüyorum "Sooong!" diye. Bakıyor bizim tarafa ve yanaşıp imza dağıtıyor. Maç bitiyor etrafta bir rahatlama. Kalabalık seyrekleşiyor. Ben de o hengamede bir arkadaş buluyorum kendime rast gele. Sıkışıklık yüzünden maçı beraber izlemişiz. Sıyrıla sıyrıla Şeref tribününün beyaz korkuluklarına kadar gidiyoruz. Ordaki güvenlikçinin bir anlık dalgınlığından faydalanıp atlıyoruz ardına. Şeref tribünündeyim. Bir kaç metre sağımda protokol ve bütün celebrity tayfası orada. Kupa töreni için açım pek iyi değil ama şampiyonluk kutlamalarını en güzel yerden izliyorum. Kimse sahaya girmesin diye anons yapılıyor. Futbolcuların kutlamaları bitene kadar kimse atlamıyor sahaya. Aslanlar soyunma odalarına dönünce bu sefer saha bizim. Tribünler akıyor. Herkes orada; yatıp fotoğraf çektirenler , çimleri yolup ceplerine dolduranlar. Telefonumun şarjı bittiğinden tek bir foto bile çekemiyorum. Ama o anki maç arkadaşım çekiyor birlikte fotolarımızı. Stadtan çıkınca bir bakıyoruz ki gideceğimiz yerler de hemen hemen aynı. Kutlamayı yapıp beraber dönüyoruz. Dolmuştan inince tanışıyoruz ancak. Tekrar görüşürüz inşallah diyerek ayrılıyoruz ama hala gerçekleşmedi bu dilek. Her neyse; müthiş bir yorgunlukla giriyorum yatağa. Yorgun ama istediğini elde etmiş biri olarak... Impossible is Nothing!

2 yorum:

pclion dedi ki...

Bunu bir de canlı dinleyin :)

Mesut Ulukök dedi ki...

Yok artık ya. :) Yeni açıktan niyetlenip, şeref tribününden maç izlemek. Vay vay :)

Bir de şu yazıları paragraflar halinde yazsan süper olacak, göz yoruyor arada böyle. :)