24 Ocak 2010 Pazar

brr!..





 capon adımlar tamam
 5dk'lık yolu 15 dakikada katetme
 çanak çömlek patlamaları
 kırmızı bir burun
 çatlak dudak tamam
 Nefes alıp veridikce agızdan burundan buharlar

         Evet her şey tastamam. Karakış gelmiş!....

11 Ocak 2010 Pazartesi

Özlenen tatlar


Kaç zaman oldu ki eskiden yanıbaşımda olup da önemsemediğim tatları artık bulamamanın ızdırabını çekiyorum.Hani bazı şeyler vardır yerken güzelmiş bu dersiniz ama markette, bakkalda öncelikle alınacaklar listesinde yokturlar. Ama canınız bir gün çeker ve bakarsınız artık raflarda yoktur o ürün. Yiyememenin verdiği açlık hiç geçmez her yerde ararsınız bulamazsınız. İşte ne zamandır tadığını aradığım şeyler var benim de. Lanet olsun ki bulamıyorum hiç bir yerde. Hatta burada isim de vereceğim ki zaten bu yazıyı yazmamın gayesi o. En çok aradığım elmalı biskrem. Rüzgar gibi geçti hayatımdan kendisi. Babamın kividen sonra hayatıma zorla soktuğu bir yiyecektir biskrem. Ama sonrasında hastası oldum. Hele ki elmalısına. Ama kendimi kaybettiğim bir zaman aralığında çekti gitti hayatımdan. Farkedemedim bile ne zaman vardı ve neden artık yok. Markette, raflarda biskrem in yeni yeni çeşitleri boyları sıra sıra dizili ama benim gözüm hep onu arıyor. En son ne zaman yediğimi bile hatırlamıyorum.

Beni bu şekilde koyup giden bir diğer değerini bilemediğim ise yumiyum. Ancak ekmek aldığımda para üstü kalırsa bir kaç tane cebime attığım ve dönüş boyunca kemirdiğim o güzellik de artık yok ne yazıkki. Yazar kasaların kenarlarını artık daha ciks ürünler tutmuş. Abidik gubidik isimleriyle hiç birinde yumiyum un kendine çeken cazibesi hayran bırakan dik duruşu yok.

Başka bir hasretliğim ise eskilerden taa ilkokul yıllarımdan. Okul dönüşü eğer o günkü harçlığı bitirmemişsem ya da bilerek dönüşe saklamışsam alırdım kendisini . Evin yolu üzerinde bir bakkalda satılırdı. Doritos cheetos gibi göz alıcı rafları yoktu. Toptancıdan geldiği çuvallar içinde satılırdı. Fiyatı inanılmaz ucuz ama tadı bir o kadar nefis tek bir ürün olabilir. O da patsito. Öyle can canlı paketlerde satılanlar gibi yarısı hava değildi. Pakedi açtığında dışarı taşardı. Sırf onu tekrar bulurum umuduyla 10 sene sonra o bakkala gittim. Kasadaki teyze hala bişiler örmeye çalışıyordu ama patsitolardan eser yoktu. O da rüzgar gibi geçti. İlkokul dendiğinde ağzıma hep onun tadı gelir.

Her neyse; yukarıda bahsettiğim güzelliklerden haberi olan , gören duyan yakın zamanda tatmış kim varsa lütfen ulaşsın ve acımı dindirsin. Hasretle kucaklarım...

Edit:Elmalı biskrem e kavuştum. Bi kucak dolusuna sahibim şu an. Emeği geçen herkese teşekkür +rep. Darısı diğer tatlara...

7 Ocak 2010 Perşembe

2 Ocak 2010 Cumartesi

(k)alıntı


ANTİK KENT

mutlu günlerimizdi...
deniz tuzu,dövme gül
yanık tarçın gibiydik
rüzgarın saçlarımızı taradığı yamaçlarda
ikimizden bir bayrak
dalgalanırdı
birbirine bakan
tarihin ve otların
arasında
adı yoktu yaşadığımız şeyin
bir boşluk bile değildi bu
onca boşluğun içinde
yontulmamış birkaç harf
taşlar kadar tarihe kefil
günler gibi düşünülmeden akıp giden
otların gölgesindeki gece kadar derin
ay ışığıydı her şeyi sessizce bütünleyen

bir dönüş biletiyle kırıldı gece
kırıldı mevsim
kalakaldık
birbirine bakan sunaklarda
zehiri giz olan otlar boyverdi
kırık heykel parçaları dağılmış ten
zaman tarihe geri çekildi
kalıntıları ne kadar ipucuysa bir antik kentin
o kadar biliyoruz nedenlerini ve sonuçlarını
ayrılınca adını aşk koyduğumuz o şeyin.

                                                                                                                                 MURATHAN MUNGAN